bedel

BEDEL ÖDENMEMİŞ VE SATIŞTA HİLE YAPILMIŞSA NASIL İSPAT EDECEĞİZ?

Satışın en önemli unsurlarından biri olan bedel her zaman satış anında ödenmek zorunda değildir. Taraflarca bedelin sonradan ödeneceği kararlaştırılabilir. Ancak karara konu olayda buna dair herhangi bir delil bulunmamaktadır. Aksine bedelin satış işlemleri yapılırken ödeneceğine dair izlenim oluşturulmuştur. Bu nedenle hile ile bedelin ödenmediği açıktır ve bunu kanıtlayan her türlü delil kabul edilmelidir.

YARGITAY KARARI

Dava tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, … parsel sayılı taşınmazdaki payını satılığa çıkardığını, satış işlemlerini yürütmesi için bir emlakçı ile anlaştığını, davalı ile satış konusunda emlakçının huzurunda alım-satım ve komisyon sözleşmesi imzaladıklarını, 21.01.2014 tarihinde tapu dairesinde temlik işleminin yapıldığını, davalının satış bedelini hileli davranışlarla tapu dairesinde vermediğini, çıkışta emlakçıda ödeme yapacağını söylediğini ancak emlakçıya gelmediğini, birkaç gün çeşitli bahanelerle kendisini oyaladıktan sonra telefonda kendisine hakaret ve tehdit ettiğini, bunun üzerine davalı hakkında … Cumhuriyet Savcılığı’nın 2014/ ….. soruşturma sayılı dosyasında şikayetçi olduğunu, davalının taşınmazın devrini üzerine almasına rağmen hileli davranışlarla satış bedelini ödemediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile, olmadığı takdirde satış bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın anlaşılan satış için bedel olarak davacıya komisyon anlaşması düzenlendiği sırada 5.000 TL, tapuya müracaat edip işlemlere başladıklarında 25.000. TL ve tapu işlemleri sırasında bakiye 52.500 TL ödediğini, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yemin eda edilen davada iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. Taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Anılan husus resmî belgeler yönünden de Türk Medeni Kanununun 7/2 maddesinde dile getirilmiştir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince; davacının taşınmazını gerçekten satma iradesinin bulunduğu emlak sözleşmesi düzenlenerek kapora verildiği bakiye satış için ödenecek tutarın tapuda işlem sırasında ödeneceğinin kararlaştırıldığı, tapuya işlem için gidilirken davalının eşinin satış için gerekli bedel kendisindeymiş gibi hareket ettiğinden intikal işleminin gerçekleştiği, işlem sonrası satış bedelinin ödeneceğini söylendiği ancak ödemediğinin tanık anlatılmalarıyla tespit edildiği davacının hileli davranışlarla aldatıldığından taşınmazın bedelini almadan temlik ettiği, akdin yapıldığı odanın kamera kayıtlarında davalının semeni ödediğinin görülmediği, akit tanıklarının da semenin ödenmediğini beyan ettikleri, her ne kadar davalı tarafından satış bedelinin ödendiği belirtmiş ise de, bunun yazılı bir belge ile kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, satışta ödenen bedel (semen) satışın asli unsurlarından birisidir. Bedel ödeneceği düşüncesi uyandırılarak taşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra semenin ödenmemiş olması yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde iradeyi fesada uğratan sebeplerin gerçekleştiğinin kabulünü gerektirir. Bir başka ifade ile, elbette ki taraflarca bedel yani semenin sonra ödeneceği kararlaştırılabilir. Böylesi bir durumda Borçlar Kanununun 893. maddesi hükmü uyarınca satış bedeli üzerinden ipotek tesisi mümkün bulunduğu gibi, Borçlar Kanununun 217. maddesi delaletiyle 211. maddesi hükmü gereğince bedel ödenmediği takdirde taşınmazın mülkiyetinin iade edileceğine dair ihtirazi kayıt konulabilir. Böylesi bir olgu tapunun iptali ile eski malike intikaline olanak sağlar ise de, koşulsuz olarak bedelin sonradan ödenmesi taraflarca kararlaştırılmış ise satıcının hakkı bedel olup, ödenmemesi halinde yasal yollara müracaat ederek tahsili sağlanabileceğinden ödememe tapu iptal ve tescilin hukuki nedenini teşkil etmez.
Oysa somut olayda; bedelin ileri tarihlerde ödeneceğine dair taraflar arasında bir anlaşma bulunmamakta, hemen ödeneceği yönünde davacıda bir kanı uyandırılarak kayıt maliki bir oldu bittiye getirilerek temlikin sağlandığı görülmektedir. Öyleyse, davacının hileye maruz bırakılmadığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Ayrıca, bedelin ödenmediği diğer deliller ile kanıtlanmış iken, mahkemece yemin deliline dayanılarak esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sohbet aç
1
Merhaba. Size nasıl yardımcı olabilirim?