Limited şirketi temsile yetkili müdür hakkında şirketi zarara uğrattığı iddiası ile dava açılabilmesi için ortaklar kurulu kararı alınması gerekmektedir. Sorumluluk davası açılması için alınmış bir genel kurulu kararı bulunmalıdır. Lakin bu husus yargılama sırasında da tamamlanabilir. Bu durumda mahkemece genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması için davacı tarafa süre ve gerektiğinde kesin süre verildikten sonra sonucuna göre bir hüküm tesisi gerekecektir.
YARGITAY KARARI
Davacı vekili, davalılardan …’ın şirketi temsile yetkili müdür olarak atandığını, şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemede davalı …’ın daha önce ailece tanıştıkları davalı …’a şirket hesaplarından 27.897,00 TL para transfer ettiğinin anlaşıldığını, müvekkili şirket ile davalı … arasında para aktarılmasına neden olacak hiçbir ticari ilişki olmadığını ileri sürerek, 27.897,00.TL’nin davalılardan yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı …, davacı şirketin kurucusu ve ortağı olduğunu, daha sonra ortaklıktan ayrıldığını, ortaklıktan ayrılmasına rağmen şirketle ilişkisinin hiçbir zaman bitmediğini, söz konusu şirketin 13 Şubat 2013 tarihinde yapılan protokol ile …’a fiilen satıldığını, bu tarihten itibaren …’ın şirketi kendi adına ve hesabına yönettiğini, kendisinin de …’a danışman olarak yardım ettiğini, şirketin ekonomik açıdan sıkıntıya girdiği dönemlerde nakit yardımlarda bulunduğunu, şirketin bütün işleyişi ile ilgilendiğini, söz konusu bedellerin hizmetleri ve masrafları nedeni ile ödendiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, dava şartı olan ortaklar kurulu kararı sunulmadığını, müvekkilinin davacı şirket ortağı … ile 13/02/2013 tarihinde “Hisse Devrine Dair Taahhütname ve Protokol” imzaladığını, müvekkilinin anılan sözleşmenin gereklerini yerine getirmesine rağmen davacı şirket ortağı …’ün davacı şirket paylarının müvekkiline devredilmesini sağlamadığını, müvekkilinin devir protokolü imzaladıktan sonra 13/02/2013 tarihinde göreve başladığını, müvekkilin göreve başlaması ile davacı şirket ortağı …’ün davacı şirket üzerindeki yönetim gücü ve şirket üzerindeki fiili hakimiyeti üzerinde herhangi bir değişiklik olmadığını, diğer davalı …’ın davacı şirketin kurucu ortağı ve …’ün eskiden beri tanıdığı olduğunu, davalı …’in müşteriler ile iletişimin sağlanması ve teknik konularda aktif ve fiilen işin içinde olduğunu, şirketin finansman sıkıntısının arttığı dönemlerde diğer davalının davacı şirket ortağı … ile olan arkadaşlığı nedeni ile nakit sağlayarak davacı şirkete destek olduğunu, davacı şirketin ise aldığı borçları dönem dönem kendisine ödediğini, dava konusu tutarın bu ödemelerden olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı …’ın davacı şirketi temsile yetkili müdür olarak görev yaptığı dönemde diğer davalı …’a herhangi bir ticari gereklilik olmadan ve bir hizmet alımına da dayanmadan 27.897,50 TL ödemek suretiyle davacı şirketi zarara uğrattığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 27.897,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı yararına davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, limited şirket müdürü olarak görev yapan davalı …’nun, hiçbir hukuki sebep olmaksızın diğer davalı …’e şirket hesabından para transferi yapmak sureti ile şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mülga 6762 sayılı TTK’nın 556. maddesinde şirket yöneticilerinin sorumlulukları hakkında anonim şirketin bu hususlara ilişkin hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş olup, bu yollama ile uyuşmazlığa aynı Yasa’nın 341. maddesi uygulanacaktır. Bu maddeye göre sorumluluk davasının açılabilmesi için, bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunması gerekmekte olup bu husus dava şartıdır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uygulaması da aynı yöndedir. ( m. 618/son ) Dava konusu olayda sorumluluk davası açılması için alınmış bir genel kurulu kararı bulunmadığından dava açma koşulu oluşmamış ise de bu husus yargılama sırasında tamamlanabilir. Bu durumda mahkemece genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması için davacı tarafa mehil ve gerektiğinde kesin mehil verildikten sonra sonucuna göre bir hüküm tesisi gerekirken bu eksiklik giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 14.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.