Elektrik aboneliği bulunan kişinin sorumluluğu
Elektrik aboneliği iptal ettirilmedikçe, kaçak kullanımlardan fiilen kullanan kişi ile birlikte abone de sorumludur. Aboneliğin bulunduğu konumdan tahliye gerçekleşmiş olsa dahi aynı durum geçerlidir. Aboneliği bulunan kişinin ödeyeceği miktar bakımından ancak belli bir miktarda indirim yapılabilir, bu da bilirkişi raporuyla belirlenecektir. Yargıtay da bu görüştedir;
Yargıtay Kararı
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinafedilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine … no’lu tesisata ait elektrik tüketim borcundan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itiraz ederek takibi durduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye bağlı olarak tahakkuk eden faturalara ait, 83.66183 TL ödenmemiş fatura borcu bulunduğunu, icra takibinin işbu ödenmemiş faturalardan ötürü başlatıldığını, haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının borcunun bulunmadığını, davacı şirketin 2013 yılından bu yana davalıya sürekli icra takibi açtığını, dava konusu adres olan … mah. … Cad. No: … Büyükçekmece adresinde faaliyet göstermekte iken 30/04/2005 tarihinde sonlandırdığını, 01/06/2010 tarihinden itibaren işbu adreste … isimli şahsın olduğunu ve … işini sürdürdüğünü, buna dair vergi levhasının olduğunu, vergi levhası kira sözleşmesi vergi dairesi tarafından tutulan tutanak işe başlama/bırakma bildirimi ve 07/06/2005 tarihinde Büyükçekmece Vergi Dairesine verilmiş dilekçe suretlerinin incelenmesi gerektiğini, davalının şuan … Mah. … Cad. … Sok. … Apt. … Kat … Büyükçekmece olduğunu, her ne kadar elektrik abonelik davalının üzerinde gözükse de müteaddit kez işletme müdürlükleri ile aboneliğin iptali için görüşüldüğünü, aboneliğin iptal edilmediğini, 28/01/2014 tarihinde … evrak no ile …’a başvuru yapıldığını lakin akıbetinin ne olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Elektrik Mühendisi Bilirkişi …’nın 06/02/2020 tarihli Bilirkişi kök Raporu ile 23/08/2020 tarihli Bilirkişi ek raporunda özetle “…İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip talebine itiraz sonucu açılan bu davada … nolu aboneye ait 23 adet faturaya konu enerjinin dosyada bulunan deliller neticesinde dava dışı 3.şahıs …’ın usulsüz olarak elektriği kullandığı, 08/2011 – 09/2013 fatura dönemleri arasında geçen 2 yıllık süreçte dosya muhteviyatında herhangi bir sayaç mühürleme ve kaçak elektrik tutanağı tutulduğuna dair bilgiye rastlanılmadığı…” yönünde kanaat bildirilmiş, işbu bilirkişi raporu dosya içeriğine toplanan delillere uygun ve karar vermeye elverişli bulunduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; bilirkişinin davalı yerine fiili kullanıcı olarak başkası gözüküyor iddiası ile davalının borçtan sorumlu olmayacağına ilişkin tespiti hem hakkaniyete hem de usul ve yasaya aykırı olduğunu, elektrik aboneliği sözleşmesi iptal edilmediği sürece, kim tarafından kullanılırsa kullanılsın tüketilen elektrik bedelinden idareye karşı abone olarak sorumlu olduğunu, olayda elektrik aboneliği sözleşmesinin davalıya ait olduğu yönünde çekişme olmadığını, davalı tarafça aboneliğin borçsuz olarak iptal edildiğine ilişkin belgelerin sunulmadığını, bilirkişi raporunda ayrıca zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı dava konusu tesisatın elektriğini kesmemesi nedeniyle müvekkili şirketin kusurlu olduğunu iddia ettiğini, enerjinin kesilmemesinin müterafik kusur olarak nitelendirilmesine dair verilen mahkemenin kararı herhangi bir kanun hükmüne ya da bilimsel literatüre atıfta bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından ödenmeyen borçlar nedeniyle 09.07.2011 tarihinde tesisatın enerjisinin kesilmesi için kesme ihbarı bırakıldığını, 25.06.2014 tarihinde ihbar çıkartıldığını, 15.12.2014 tarihinde kesme çıkartıldığını, 30.12.2011, 30.06.2012, 03.11.2012, 06.05.2013, 02.05.2014, 12.12.2014 ve 14.03.2015 tarihinde iç tesisatın enerjisi kesildiğini, kesmeye ilişkin sistem kayıtlarının dosyaya sunduğu halde itirazlarını değerlendirilmediğini, kararın gerekçesiz olduğunu, delillerinin toplanmadığını, yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun olarak sözlü yargılama yapılmadan yazılı şekilde karar verildiğini ileri sürmüştür.
Dava, ödenmeyen elektrik faturalarına dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Konuya ilişkin Yargıtay’ın ………….. E., ……… K. Nolu kararında “Elektrik aboneliği sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre elektrik aboneliği iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Nitekim, aynı ilkeler HGK ……. tarih ve ………. E……. K.sayılı kararında da benimsenmiştir.” hususları vurgulanmıştır. Bu nedenle davalı dava konusu yeri tahliyesinden sonrası bu yerde başkalarının bulunduğu ileri sürmüş ise de adına kayıtlı aboneliği sonlandırmadığı açık olduğundan, davalıların bu yerdeki elektrik kullanımından fiili kullanıcı ile birlikte sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Diğer yandan davacının elektrik tüketim bedeline esas faturalar uzun bir süre ödenmemesi nedeniyle yönetmelik gereği elektriği kesmesi gerekirken, emredici hükme aykırı davranarak elektriği kesmemesi davacı açısından müterafik kusur teşkil etmektedir. Ancak bu kusur, tüketilen enerji bedelinin aslından davalıların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Olsa olsa abonenin normal tüketim bedeli dışında, gecikme zammından en fazla yasal faize kadar indirim gerektirir. Somut olayda, … tarafından gönderilen 05.08.2020 tarihli cevabi yazı ve eklerine göre taraflar arasında 17.03.2003 tarihinde abonelik sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 02.05.2014 tarihinde sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça aboneliğin bu tarihten önce sonlandırıldığına ilişkin belge sunulmamış, 28.01.2014 tarihli dilekçe örneği sunulmuştur. Mahkemece bu dilekçe üzerine 02.05.2014 tarihinden önce ne gibi bir işlem yapıldığı araştırılmamış, bilirkişi tarafından da değerlendirilmemiştir. Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili maddesi ve abonelik sözleşmesi uyarınca elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, elektriğin kesilmesi gereken tarihten önceki tüketim yönünden faiz dahil borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise, davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalılar için gecikme zammından indirim sağlayacağı (abonelik sözleşmesinde gecikme zammının alınacağına dair hüküm var ise), bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı gözetilerek, davacının kurumun davalılardan isteyebileceği gerçek alacak miktarının belirlenmesi gereklidir. Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili maddesi ve elektrik aboneliği sözleşmesi uyarınca elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, elektriğin kesilmesi gereken tarihten önceki tüketim yönünden faiz dahil borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise, davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalılar için gecikme zammından indirim sağlayacağı (abonelik sözleşmesinde gecikme zammının alınacağına dair hüküm var ise), bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı gözetilerek, ödenmeyen borçlar nedeniyle enerjinin kesilip kesilmediğinin abone dosyası incelenerek belirlenmesi, davacı kurumun davalılardan isteyebileceği gerçek alacak miktarının duraksamasız belirlenmesi noktasında, elektrik tarifeleri ve tüketim konusunda uzman elektrik mühendisi bilirkişiden tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/12/2021
Bu konu hakkında ayrıntılı bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz.