kredi kartı

KREDİ KARTI BAŞVURUSU İMZA TAKLİT EDİLEREK YAPILIRSA

Sanık, bankaya kart için başvururken bir başkasının kimliğini kullanarak hareket etmiştir. Banka başvuruyu kabul etmemiş ve kimliği kullanılan şahıs gözaltına alınmıştır. Yerel mahkeme tarafından verilen karara göre kişi hem iftira suçundan hem de kişinin hürriyetinden yoksun kılınması suçundan cezalandırılmalıdır. Oysa Türk Ceza Kanununda en temel ilke ‘kanunsuz suç ve ceza olmaz’ ilkesidir. Bu ilkeye göre kanunda olmayan bir suçtan dolayı kimse cezalandırılamaz. Sanığın kredi kartı başvurusu yaparken kimlik sahibinin gözaltına alınmasına dair bir kastı bulunmamaktadır, suçun taksirli hali de kanunda düzenlenmediğinden bu suçtan cezalandırılması mümkün değildir. Sanığın gerekli şartlar oluşmuşsa resmi belgede sahtecilik suçundan ceza alması öngörülebilir.

YARGITAY KARARI

1- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Sanığın, sahte belgelerle kredi kartı almak amacıyla bankaya başvurması sonucu, belgelerde adı geçen şahsın gözaltına alınmasına neden olduğundan bahisle “kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçundan cezalandırılması için dava açılıp, mahkumiyetine karar verilmiştir. Bir kimsenin hukuka aykırı olarak bir yere gitmesi veya bir yerde kalması, özgürlüğünden yoksun bırakılması halinde, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak suçu oluşmaktadır. Suç doğrudan doğruya fail tarafından işlenebileceği gibi, bir kişinin azmettirilmesi, asıl faile yardım edilmesi suretiyle de işlenebilir.
İftira suçu ise; işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılması ya da idari bir yaptırım uygulanması için bir kimseye hukuka aykırı isnatta bulunulmasıdır. TCK.nun 267. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bu fiil nedeniyle iftira edilenin gözaltına alınması halinde iftira eden, mağdurun hürriyetinden yoksun kılınması suçundan da dolaylı fail olarak sorumludur.
Somut olayda; mağdurun kimliğini kullanarak sahte kredi kartı almak için bankaya başvuran ve kendisine kart verilmeyen, adına belge düzenlenen kişinin; bir suç işlendiğinden bahisle yetkili makamlara başvurusu bulunmadığından ve mağdurun özgür- lüğünü bizzat kısıtlamadığı gibi görevlileri azmettirdiği hususunda delil olmadığından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları bulunmamaktadır.
Başkasının hürriyetini kısıtlama suçu kasten işlenen suçlardandır. Suçun manevi unsuru, bilerek ve isteyerek bir kimsenin bir yere gitmek veya bir yerde kalmak özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Sanığın; adına belge düzenlediği kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması kastı bulunmadığından TCK.nun 109/1. maddesinde yazılı suçun yasal unsurları olayda gerçekleşmemiştir.
Öte yandan, ceza yasasının sahtecilik suçlarına ilişkin bölümünde, iftira suçunda olduğu gibi sahtecilik suçunun işlenmesi sonucunda bir kimsenin özgürlüğünün kısıtlanmasına neden olunması halinde TCK.nun 109. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. İmzası taklit edilen kişinin gözaltına alınması hususunda yetkili merciilerin azmettirildiği de ileri sürülemez. Ceza Yasasında objektif sorumluluk kural olarak kabul edilmemiş olup TCK.nun 23. maddesi uyarınca fiilin kastedilenden daha ağır veya başka bir sonucun oluşumuna neden olması halinde kişinin sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına göre de, sanığın taksirli bir haraketi mevcut değildir.
Sanığın, kredi kartı almak için şikayetçi adına bankaya müracaat etmesi ve bir takım belgeleri şikayetçi adına imzalaması iftira suçunu oluşturmayıp eylemi, sah- tecilik veya kredi kartını alması halinde TCK.nun 245/2. maddesindeki suçu oluştur- maktadır. Dolayısıyla TCK.nun 267/4. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Ayrıca tek bir eylem nedeniyle birden fazla mahkumiyet hükmü kurulması için bu konuda yasada açık bir hüküm bulunması gerektiği de gözetildiğinde, sanığın kredi kartı almak için sahte belgelerle bankaya başvurusu nedeniyle imzası taklit edilen kişinin gözaltına alınmasının sanığın sorumluluğunu gerektiren bir başka suçu oluşturduğuna dair yasal düzenleme bulunmadığı ve hürriyeti kısıtlama suçunun da yasal unsurlarının oluşmadığı gözetildiğinde “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi uyarınca sanık hakkında; “kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması” suçundan açılan davada, beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Sanığın kredi kartının kötüye kullanılması suçundan kurulan hükme yönelik temyizine gelince:
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, bir sebebe dayanmayan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, ancak:
Katılan bankaya kredi kart başvurusunda bulunduğu sırada ibraz ettiği sahte belgelerin araştırılması sonucu gerçek olmadığının anlaşılması üzerine kart başvurusu reddedilen sanığın eyleminin 5464 sayılı Banka Kartları Ve Kredi Kartları Kanunu’nun 37/2. madde ve fıkrası ya da belgelerin niteliğine göre TCK.nun 204/1. madde ve fıkrasında düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yazılı şekilde sahte kredi kartı üretmeye teşebbüs suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 10.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sohbet aç
1
Merhaba. Size nasıl yardımcı olabilirim?